MASUM BAŞLAYAN BİR KADIKÖY TURU...

Cuma günü üniversiteden bir arkadaşımla Kadköy Şifa Hastanesinde yatan ortak bir arkadaşımızı ziyarete gittik. Başlıktan da anladığınız üzere masum başlayan bir Kadıköy turuydu. Arkadaşım uzun zamandır vapurla karşıya geçmediğini söyledi, Beşiktaş iskelesinde buluşup vapura bindik.Vapurlar bile değişmiş görmeyeli. Geniş salonlar her yerde televizyonlar, klimalar.
İnsanın canı bu sıcakta açıkta oturmak istemiyor çünkü içerisi çok serin.

Gemiyle karşıya geçilir de çay içilmez mi? Çaylarımızı söyledik bu sırada ben vapurdaki çaylar hakkındaki iğrenç şehir efsanesini anlattım, çocuklar gibi güle oynaya gittik. Arkadaşımızın da sağlığı iyiydi, buna da sevindik. İşte bundan sonra yeme içme faslı başladı. Okuyunca rahatlıkla "yuh" diye başlayıp her türlü saygı kelimelerini kullanabilirsiniz. :)))

Gerçek bir gurme olan arkadaşım Kadıköy'de "Laz İstanbul" adlı lokantaya gitmemizi önerdi. Eğer Karadenizli iseniz veya Karadeniz yemeklerine sevdalı biriyseniz mutlaka gitmenizi öneririm. Kurufasülyeden mıhlamaya, pideye kadar bütün yöresel yemekler hem de müthiş bir lezzetle mevcut. Ben Trabzon tereyağını ve ispir fasülyesini açıkcası sevmem.

İlk önce soğanlı yahni yedim süperdi. Hem eti, hem de yağının ayarı çok çok güzeldi. Arkadaşım pide yedi. Resmen pideyi kestiği zaman içinden akan tereyağı tabağı dolduruyor. :)) Tabii ki çok lezzetli ama özellikle belli yaştan sonra ayda yılda bir kere yenebilir.

Arkasından kuru fasülye yedim. Bol Trabzon tereyağlı, neredeyse içinde fasülye kadar kuzu eti olan, belli ki et suyuyla pişirilmiş çok ağır ama çok da lezzetli.

Dükkanda ayıca Karadeniz yöresel ürünlerinin satıldığı bir bölüm var. Tereyağı , kurufasülye gibi ürünleri satın da alabiliyorsunuz. Gitmek isterseniz adresi vereyim. Altıyol'da Garanti Bankasının yanından giriyorsunuz ilk soldaki Vahap Bey sokakta.

Tabii bunların üzerine bastırması için tatlı yenmezse olmaz. Ankara Pastanesinde tavuk göğsü yemek için başladık yürümeye. Ankara Pastanesini bilmeniz gerek. Altıyol'da boğanın karşısında Bahariye Caddesi girişinde soldaki pastane. Türkiye'de en iyi tavuk göğsü ve kazandibi yapan yer olarak bilinir. Kadıköy Kolejinde bacak kadar çocuktum her allahın günü konu komşu bana tavuk göğsü ısmarlar ben de salak gibi elim kolum dolu taşırdım. :)) Bir de sonunda azar işitirdim yok paketi sallamışım, yok geç kalmışım. Bizim nesil her zaman diyorum şimdikilere göre saftı. :)) Neyse oturduk bir masaya sipariş vereceğiz tavuk göğsü artık yapmıyoruz dediler. Leblebili kurabiye falan gibi abuk subuk şeyler var. Beş sene olmuş kaldıralı. Altın yumurtlayan tavuğu kesmişler anlayacağınız. Neyse yer mi yok koca Kadıköy'de. :)) İki adım yürüdük başka bir yerde yedik tabii ki. Artık yeter yediğiniz içtiğiniz doğru evinize gidin diyorsunuz değil mi? Biz de zaten o niyetle iskeleye doğru yürümeye başladık.

Yok yok burada bir şey yemedik sadece İstanbul'da en iyi zeytinyağlı yemekleri yapan yer olan Kadıköy Çarşı girişindeki Yanyalı Fehmi Lokantasını görüntüledim. Yanında da tatlı kısmını açmış eskiden de var mıydı bilemiyorum.

Kadıköy Çarşısının üzerine bir yer tanımıyorum. Balıklara bakar mısınız? Tabii balıklara yalana yalana baktım sadece. Bu sıcakta eve kadar gitmesi mümkün değil.

Gene Çarşıdan bir zeytinci tezgahı. Adamlar tezgahı hazırlarken sanat yapıyorlar. Süper.

Bu da bir manav. Yaz kış meyveleri hepsi var ve belli ki çok taze. Fiyatlar biraz pahalı ama bence değer.

Gene çarşı çıkışında ünlü Adapazarı Islama Köftecisi. Adapazarı'ndan da güzel olduğu iddia edilir. Sadece köfte değil her çeşit yemek de var.

Çocukluğumuzun ünlü Baylan Pastanesi. Herkesin mutlaka bir anısı vardır burada. Arkasında bahçesi de var. Ben bildim bileli içi dışı aynı.

Ve Baylan'ın dünyaca ünlü Kup Griyesi. Baylan deyince akla gelen süper ürünü. Artık vapura binip eve gittiğimizi düşünebilirsiniz. Evet vapur kısmı doğru geldik Beşiktaş'a. Arkadaşım aralardan kestirme bir yol biliyorum Taksim'e yürüyelim deyince bir şeyler sezinledim ama gene de öneriyi kabul ettim. Taksim'e sağ salim geldik bir anda kendimi İstiklal Caddesinde yürürken buldum. Daha sonra kendimi bulduğum yer ise, şimdi burada, "çüş", yuh" falan demek serbest "Nizam Pide" salonuydu. :)))) Bundan sonraki kısmı ayrı bir postta anlatacağım. Hepsini yarım yarım yedik ama hayatımda yediğim en iyi pide, en iyi kelle paça, en iyi fırın sütlaç ve içtiğim en güzel ayrandı. Diyet, kolestrol, tansiyon falan mı? Onlar ne ya? :))))