KARIŞIK

Bu sıcak günlerde yemekle falan uğraşılmıyor açıkcası onun için karışık postlar kurtarıcı oluyor. Ayrıca ben sevdimde bu karışık paylaşımları. Bir ton balıklı salata veya bir çorba yeterli oluyor bu sıcaklarda. Tabii oruç tutanlar için geçerli değil bu. Kolaylıklar diliyorum tutanlara. Nasıl dayanıyorlar? Bir de ağır işlerde çalışıp tutanlar var. İlk paylaşımım gene facebookta da koymuştum "Rumeli Paçası". Tarifin terbiye ve çorba kısmını biliyordum da sucuk olayını, " Selanik'ten gelen tatlar" gurubundan Gülnihal İpek hanımdan öğrendim. Gerçekten muhteşem oluyor tavsiye ederim.

İki yemek kaşığı sirke, iki yumurta, iki yemek kaşığı yoğurt, iki yemek kaşığı un, sarımsak, tuz muhallebi kıvamına gelene kadar su ilave ede ede ve karıştırarak pişiriliyor. Ayrı bir tavada tereyağında kırmızı toz biber de koyarak sucukları kızartıyoruz ve çorbaya döküp karıştırıyoruz. Ben aynı çorbayı didiklenmiş tavuk etiyle yapıyordum aynı işkembe çorbası tadında oluyor.

Tam incir mevsiminde size çok haysiyetli bir salata tarifi. Yanlız şu sıra ithal midir nedir dışı çok güzel içi rezalet incirler var piyasada. Alırken dikkat edin. Salatanın yapılmış halini çekmemişim. :)) Ana malzeme roka olmak kaydıyla Akdeniz yeşillikleri daha doğrusu evdeki malzemenizle olabilir. Bunları doğruyoruz üzerine dörde bölünmüş incirleri koyuyoruz. İri parçalanmış cevizleri serpiştiriyoruz. En üste peynir ( tulum peyniri süper oluyor), zeytinyağı, tuz ve limon suyu koyuyoruz. Nar ekşisini de üzerine gezdiriyoruz. ( Ben erik ekşisi koydum ) İşte size akşam yemeği yanında da bir şey istemez. 

Ben kuru bamyayı tazesinden daha çok seviyorum geçenlerde Konya yöresine ait olan bamya çorbası yapmıştım, blogda paylaştım mı hatırlamıyorum. Lale'nin ablasının bahçesinden koruk toplamıştım onlarla bir şey yapmak vardı aklımda. Kalan bamyaları pişirdim o koruklarla. Zaten çok severim ekşili daha da güzel oldu. Niye bu kadar az bu bamya diye düşünebilirsiniz, çünkü Gülden ağzına sürmez. Ama niye daha küçük bir tencerede yapmamışım acaba? :))

Bu ne alaka diyebilirsiniz ama mutlaka bahsetmem gerek. Burası Topkapı Sarayı'nda padişahların sözüm ona iftar açtıkları yer. Her türlü uyuşturucuyu kullanan padişahlar bence burada afyon falan çekiyorlardı. Manzara çıkmamış ama inanın İstanbul'un en güzel manzaralı noktası. Bir akşam nevalemi alıp oraya gidesim var. :))))

Dün akşam yediğimiz imambayıldı. Çoktandır yapmıyordum çok da severiz aslında.

İlk önce patlıcanları fırında közledim sonra ortalarını açıp önceden pişirdiğim klasik imambayıldı malzemesini koydum. Tekrar fırına sürüp yaklaşık on beş dakika daha pişirdim. Közleme olunca çok hafif oldu haliyle ama bu sefer kabukları kaldı. Neyse içini sıyırarak yedik ben galiba kabuklarını da yedim. :))

Son olarak vişne şerbetimiz. Sıcak günlerde her meyvenin şerbetini yapmaya başladık. Ben tabii abartarak şerbetlerin yanında vişne liköründen kalan vişne tanelerini de yiyorum. :))

Biliyorsunuz vişnenin tam zamanı. Hem çok bol, hem de ucuz. Geçen sene likörünü de yapmıştım hala biraz duruyor. Gene yapacağız mevsimi geçmeden. Bu arada şerbet derken çok az esmer şekerle yapıyoruz. Bugünlük bu kadar. Hoşçakalın.