SONUNDA TARHANA DA YAPTIM. :))))

Tarhanayı yapmaya karar verdiğim zaman burada paylaşmayı kesinlikle düşünmüyordum. Çünkü böyle zahmetli ve zor şeyleri o kadar güzel yapan bloggerlar var ki onlara saygısızlık olarak düşünmüştüm. Benimki zahmetli gibi gözükse de kolay bir yoldu. Ama netice mükemmel oldu, belki de yediğim en güzel tarhanaydı. Bunu yaparken şuna karar verdim dışarıdan tarhana alınmaz. Her aşamasında o kadar hijyen gerektiriyor ki çarşıdan, pazardan aldıklarımızda ne kadar bunlara uyuluyor şüpheli. Onun için biraz uğraştırsa da evde yapmak tek yol.

Yanında penceremdeki biberler çok yakıştı biraz bağırttıran türden acı da olsalar. :))

Aşağıda vereceğim ölçülerle yaklaşık beş yarım litrelik kavanoz oldu yani bu kışı çıkarır da seneye bile kalır.

Malzemeler:

1 kilo kırmızı biber

1/2 kilo domates

1 adet iri kuru soğan

1/2 kilo süzme yoğurt

1/2 demet maydanoz, ince doğranmış

3 çorba kaşığı taze kekik, ince doğranmış

1/2 dmet taze nane, ince doğranmış

2 kilo un

1/2 tatlı kaşığı yaş maya

Taze çekilmiş karabiber

Tuz

Başta söylediğim gibi bu işin uzmanlarıyla yarışacak değilim, her türlü eleştiriyi kabul ediyorum ama gene de çok çok güzel olduğunu araya sıkıştırayım. :))))

Malzemelerimizi güzelce yıkıyoruz, ayıklıyoruz yapıma hazır hale getiriyoruz.

Domatesleri ikiye bölüyoruz, soğanı dört parçaya ayırıyoruz. Fırını iki yüz dereceye ayarlıyoruz ve fırın tepsisini hafifçe yağlayıp yukarıdaki gibi malzemelerimizi koyuyoruz, üzerlerine tuz ve karabiber serpiyoruz. Yaklaşık on beş dakika fırınlıyoruz. Fırından çıkarıp soğumaya bırakıyoruz. Domates ve biberlerin kabuklarını soyuyoruz. Tüm sebzeleri blendır ile püre haline getiriyoruz.

Büyük bir kapta sebze püresi, yoğurt, maydanoz, nane, kekik, tuz ve mayayı karıştırıyoruz. Unu azar azar ekleyerek sertçe bir hamur elde edene kadar yoğuralım. Hamuru çok büyük bir tencereye alalım çünkü mayalandıkça kabaracak. Tencerenin kapağını kapatıp oda sıcaklığında 5 gün bekletiyoruz. Günde iki defa gerekirse un katarak yoğuralım. Yoğururken latex eldiven kullanırsanız yapışmıyor.

Yukarıdaki gibi kabardıkça kabarıyor. Yalnız bir sıkıntı kötü bir koku değil ama gene de odayı devamlı havalandırmak gerekiyor. Dördüncü günün sonunda hamurun kurumaya başladığını hissediyorsunuz.

Birkaç tepsiyi hazırlıyoruz, hamurdan avuç içi büyüklüğünde parçalar koparıp tepsilere diziyoruz. Tepsileri güneş alan bir yere yerleştiriyoruz. Hamuru ara sıra alt üst ederek kuruyuncaya kadar bekletiyoruz. Ben üzerlerine tülbent serdim sineklere karşı bir önlem olarak.Sonra hamurları robotta çekip tekrar tepsilere alıyoruz.

Aslında fırnda düşük ısıda bir buçuk saat kadar tutarsanız kuruyorlar ve fırınlanmış olduğu için çok da lezzetli oluyor. Ben en son bir daha robottan geçirdim. Cam kavanozlara koyup serin ve kuru yerde saklıyoruz. Kışın da hamur parçalarını radyatör üzerinde kolayca kurutuyorlarmış. Şimdi birçok bayanın bu yöntemlere şiddetle karşı çıktığını duyar gibiyim . Saygı duyuyorum.  Şimdi çakma ve çirkin Hürrem'i izleme zamanı.:)) Sonra da Galatasaray'ın maçını izleyeceğiz.