GENE KARIŞIK :))))

Çok sevdim bu karışık postları, galiba siz de sevdiniz. Bir yemeği uzun uzun anlatmak o yemeğin ustalarına saygısızlık gibi geliyor. Neticede yemekleri yöresel dahi olsalar kendi damak tadımıza uygun değişikliklerle yapıyoruz veya sağlığımıza uygun şekle getiriyoruz. Örneğin bizim evde yemekler çok az yağlı ve az tuzlu olarak pişiyor. Ben size tam tarif versem size göre yağsız tuzsuz lezzetsiz bir yemek olabilir. Onun için karışık postlar kurtarıyor durumu aslında. :)) İlk önce hamsi pilavı.

Şimdiye kadar yediğimiz hamsiler Marmara hamsisiydi artık havalar çok soğuyunca Karadeniz hamsisi de başladı. Ama bence hamsi pilavı Marmara hamsisiyle daha iyi olabilirdi. Çünkü onların boyutları bayağı büyüktü.

İlk önce soğanlı, dolma fıstıklı, üzümlü, yeni baharlı, tarçınlı, bol karabiberli, dereotlu ve zeytinyağlı iç pilavımızı pişiriyoruz. Biraz da şeker atmayı unutmayalım. Sonra fırın kabımızı yağlayıp kılçıklarını da ayıkladığımız hamsileri kabın altına derileri alta gelecek şekilde diziyoruz. Üstüne pilavımızı boşaltıp üzerini düzeltiyoruz. Kalan hamsileri de pilavın üstüne diziyoruz. Önceden ısıttığımız fırında hamsilerin üzeri hafif kızarıncaya kadar pişiriyoruz.

Pırasalı, jambonlu yumurta. Geçen akşam evde yemek olmayınca kurtarıcımız oldu. Önce pırasaları biraz haşlıyoruz, fırın kabının veya güvecin kenarlarına diziyoruz. Aralarına jambonları yerleştiriyoruz. Üzerlerine fırçayla hafif zeytinyağı sürüyoruz, ortasına da yumurtaları kırıyoruz. Tuzunu, karabiberini ayarlayıp yüz seksen derece fırında yumurtalar pişinceye kadar tutuyoruz. Pazar kahvaltıları için de çok uygun bence.

Lezzet dergisinden bir salata tarifi. Ben biraz değiştirdim, nar ilave ettim çok da yakıştı. Domatesi, soğanı, sarımsağı, sivri biberi, kornişon turşuyu ve maydanozu ince ince kıyıyoruz. Limon suyunu, zeytinyağını, pul biberi, nar ekşisini ve sumağı bir kasede karıştırıp salatanın üzerine gezdiriyoruz. En üste de nar tanelerini serpiştiriyoruz.

Prof. İbrahim Uslu yıllardır defnenin faydalarını anlatır ve mutlaka tüketilmesini önerir. Havadaki oksijen moleküllerini güneşten gelen ışınlar ve kozmozdan gelen ışınlar böler ve parçalar. Bu da yaşlanmaya, alzheimer, parkinson ve kalp hastalıklarına neden oluyor. Defne ise bu hastalıklarla mücadele de birebir. Uslu'nun verdiği bu defne çayını haftada iki kez tüketmek gerekirmiş. Beş altı defne yaprağı, bir çubuk tarçın, altı adet karanfil, beş adet tane karabiberi demliyoruz, süzerek içiyoruz. Çok hoş da bir tadı var.

İşte size tam bir kara kış çorbası. Terbiyeli yeşil mercimek çorbası. Biraz değişik daha doğrusu benim bildiğim şeklinden değişik. Tereyağında soğanı kavurup et suyu ve mercimeği katıyoruz ,yaklaşık yirmi beş dakika pişiriyoruz. Un - yumurta - limon suyuyla terbiye yapıp çorbaya alıştırarak ekliyoruz. Yağda kızartılmış bayat ekmeklerle süper oluyor. Bugünlük bu kadar. Hepsi denenmiş, sevilmiş tariflerdir tavsiye edilir. Afiyet olsun.